iyimi boyle bilgi sitesi

Kan Testindeki Değerlerin Anlamı

Sağlık 28 Nisan 2022
Kan Testindeki Değerlerin Anlamı

Kan testleri, vücudumuzda bir hastalığın teşhisinde sıklıkla yapılır. Yapılan testler sağlık durumumuz hakkında çok önemli bilgiler verir. Birçok hastalığın erken teşhisinde etkilidir. Yapılan kan tahlilleri sayesinde hekimler hastalığı teşhis ederek tedavi uygularlar. Bu yazımızda en çok istenen kan testlerindeki kan değerlerinin anlamlarını kısaca atlatmak istedik.

Kan Tahlillerindeki Kan Değerlerinin Anlamı

AFP: Alfa-Fetoprotein. Hepatoselüler ve germ hücreli kötü huylu tümörlerde kullanılan bir tümör belirleyicisidir.

AKŞ: Açlık Kan Şekeri. Karbonhidrat metabolizmasının değerlendirilmesinde kullanılır.

ALP: Alkalen Fosfataz. Karaciğer, safra kesesi ve kemik dokusuna bağlı hastalıkların değerlendirilmesinde kullanılır. Vücutta neredeyse tüm dokularda vardır; fakat ne iş yaptıkları pek bilinmez.

ALT: Alanin Aminotransferaz. Karaciğer fonksiyon testlerinden biridir.

AMYL: Amilaz. Pankreas, tükürük bezleri ve bazı tümörlerden salgılanan fonksiyon testlerinden biridir. Alkol kullanımı miktarını artırırken pankreas yetmezliği amilaz düzeyini azaltır.

ASO: Sadece geçirilmiş mikrobik boğaz iltihabının bir göstergesidir. Romatizma testi değildir.

AST: Aspartat Aminotransferaz. Bütün vücut dokularında bulunmakla beraber, karaciğer, kalp ve iskelet kası en çok bulunduğu hücre içi olarak yer alan bir enzimdir.

Albumin: Karaciğerde sentezlenen bir protein sentezidir. Kan onkotik basıncı hakkında bilgi verir.

Anti HCV: Hepatit C varlığını sorgular.

Anti-HAV IgM: Akut HAV enfeksiyonunun tanısında kullanılır.

Anti-HAV Total: Hepatit A’ya karşı immünitenin olup olmadığının değerlendirilmesinde kullanılır.

Anti-HBe: HBV enfeksiyonunun takibinde kullanılır. HBeAg ortadan kaybolduktan sonra görülür.

Anti-HBs: HBV’ye karşı immünitenin tespitinde kullanılır.

Anti-HCV: HCV enfeksiyonunun tanısında kullanılır. Genelde HCV enfeksiyonunun geç evresinde kanda bulunur.

Anti-HIV: HIV, Aids tanısında kullanılır.

Asit Fosfataz: Esas olarak prostat, karaciğer, kemik ve bazı kan hücrelerinde bulunmaktadır.

B12: Vitamin B12. Hematopoezis ve normal nöronal fonksiyonlar için gereklidir.

BA%: Bazofil Yüzdesi. Bazofillerin de fagositoz yeteneği vardır ama asıl fonksiyonunu, çeşitli maddeler salgılayarak gösterir.

Beta HCG:  Bu hormon gebeliğin erken teşhisi için çok önemli bir göstergedir. Halk arasında hamilelik hormonu olarak da bilinir. Plasenta vasıtasıyla üretilen bu hormon, genellikle kanda saptanır ve hamileliğin olup olmadığının sinyallerini verir.

BIL: Bilirubin. Ölü kan hücrelerinin karaciğer ve safra kesesi aracılığıyla atılımını gösterir. Normalde idrarda bulunmaz. Sarılık gibi durumlarda ortaya çıkar.

Bazofiller (BASO): İltihabın kontrolünde etkilidirler.

CA 125: Özellikle over malignitelerinin (yumurtalık kanseri) takibinde kullanılan bir tümör markeri yani bir tümör belirleyicisidir.

CA 15–3: Meme kanserinin tanı ve tedavi takibinde kullanılır.

CA 19–9: Tüm gastrointestinal sistem kanserleri ve diğer adenokarsinomlarda CA 19–9 düzeyi artar.

CA: Kalsiyum. Endokrin ve metabolik bozuklukların değerlendirilmesinde kullanılır.

CEA: Kolon, rektum, akciğer, meme, karaciğer, pankreas, prostat, mide ve over kanserlerinde CEA düzeyi artar.

CK-MB: Kreatin Kinaz. İskelet ve kalp kasında dejenerasyona yol açan durumların değerlendirilmesinde kullanılır.

CRP: C Reaktif Protein. Normalde insan vücudunda düşük değerlerde bulunan bir proteindir. Yeni oluşan bir infeksiyonun veya inflamasyonun bulgusudur. Crp seviyesi ne kadar yüksekse enfeksiyon da o kadar etkilidir.

DBK: Demir Bağlama Kapasitesi. Serum demir düzeyinin değerlendirilmesinde kullanılır.

E2: Estradiol. Vücuttaki en potent endojen östrojendir.

EO%: Eozinofil Yüzdesi. Yabancı maddeleri yok etme görevinde olan hücrelerin yüzdesini gösterir. Alerji ve parazitik hastalıklarda bakılır.

FE: Demir. Her türlü anemi, demir eksikliği ve demir zehirlenmesinin değerlendirilmesinde kullanılır. Demir eksikliği anemisi gibi durumlarda demir düzeyi azalır.

FOL: Folik Asit. Folat eksikliğinin tanı ve tedavisi takibi ile megaloblastik ve makrositik anemilerin değerlendirilmesinde kullanılır.

Free PSA: Serbest PSA. Prostat hastalıklarının tanı ve takibinde kullanılır.

GGT: Karaciğer hastalıklarında ve özellikle alkole bağlı karaciğer hastalıklarında daha değerli bir enzimdir.

GLU: Glikoz. Kandaki şeker oranını gösterir ve şeker hastalığının teşhisinde 12-24 saat açken ölçülür.

GRA (Granulositler): Kandaki lokositlerin tiplerinden biridir. Bu hücrelerin çeşitli enfeksiyonlarla ve alerjiyle savaşan tipleri vardır. Üçe ayrılırlar. Nötrofiller organizmayı mikroorganizmaların istilasindan bir nevi onları yutarak (fagositoz) korur. Eozinofiller alerjik reaksiyonlarda ve bazı parazit enfeksiyonlarında artarlar; alerjik reaksiyonların da oluşmasına nedendirler. Bazofiller ise yine bazı bakteri ve parazitleri fagosite ederek (yutarak) kendi içlerinde yok ederler; aynı zamanda histamin denilen maddenin salınmasında da rol oynarlar.

HBeAg: HBV enfeksiyonunun takibinde kullanılır. Enfeksiyonun erken evrelerinde, HBsAg’den sonra ortaya çıkar.

AntiHBs: Hepatit B varlığını sorgular.

HBsAg: Akut veya kronik HBV (Hepatit B Virüsü) enfeksiyonlarının tanısında kullanılır.

HDL kolesterol. Yararlı kolesterol olarak bilinir. Spor yapan ve hareketli yaşam HDL üzerinde olumlu etki yapar. Hdl değeriniz düşükse spor veya yürüyüş yapmalısınız.

HGB: Hemoglobin. Kanda bulunan toplam hemoglobin miktarını göstermektedir. Kanda varolan oksijenle birleşmiş alyuvarlardır. Eritrositlerin dokulara oksijen taşımakla görevli kimyasal parçasıdır. Vücudun enerji yetersizliğinin en önemli ve ilk göstergesidir.

HbA1c: Son 2-3 aylık kan şeker ortalamasını gösterir, normal değeri yüzde 6’yı geçmemesi gerekir.

HTC(Hematokrit): Kan içindeki eritrosit hücrelerin toplam hacimidie. Genelde anemilerin değerlendirilmesinde kullanılır. Yani bu test kansızlığı belirlemeye yarar.

Hemogram: Tam kan sayımı anlamına gelmektedir.

KET: Keton. Genellikle aç kişilerde ortaya çıkar. Hasta ne kadar aç ise keton o kadar yüksektir.

Klorür: Elektrolit dengesi ve asit-baz ile su metabolizmasının değerlendirilmesinde kullanılır.

Kolesterol- Trigliserid: Kandaki yağ oranını gösterir.

Kreatinin: Böbreğin çalışması hakkında bize bilgi verir. Böbrek fonksiyonlarının değerlendirilmesinde kullanılır.

LDH: Laktat Dehidrogenaz. Kalp ve karaciğer hastalıklarının tanısında kullanılır.

ldl-nedir-ve-neden-yukselirLDL kolesterol: Zararlı kolesterol olarak bilinir. Koroner kalp hastalığı riskinin değerlendirilmesinde kullanılır. LDH yüksekliği genellik hareketsiz yaşam ve kilolu olma durumlarında yüksek olur.

LEU: Lökosit. İdrarda lökoside rastlanması patolojik etki olduğunu gösterir.

LYM (Lenfosit Sayımı): Kandaki lökositlerin bir tipi olan lenfositlerin genel lökosit sayımına göre miktari o hastalığın hangi hücrelerle giderilmeye çalıştığının göstergesidir. Lenfositler sitotoksik, yani hücre öldürücü kimyasallar salgılayan hücre tipidir. Özellikle viral enfeksiyonlarda, lökemi ve lenfomalarda yüksek çıkar. Düşük olması ameliyat sonrası enfeksiyonları düşündürür. Melanom ve kolorektal kanserde kanser hücresini öldürmek için o bölgede birikirler.

Lenfositler (LYMP): Özellikle viral enfeksiyonlarda bağışıklık için yararlı hücrelerdir.

Lipaz: Pankreas fonksiyon testlerindendir.

MCH: Kırmızı kan hücrelerindeki (yani eritrositlerdeki) toplam hemoglobin miktarını gösterir.

MCHC: Eritrosit hemoglobin konsantrasyonunun yüzde olarak ifadesidir.

MCV: Oksijen taşıyan kırmızı kan hücrelerinin ortalama büyüklüğüdür. Tam kan sayımında önemli olan bir bulgudur. MCH neden yükselir, MCH neden Düşer.

MON (Monositler): Kandaki lökositlerin tiplerinden biridir. Enfeksiyonlara ilk cevap veren hücrelerdir. Yüksek olmaları bir organ ya da bölgede bir enfeksiyonun başladığını ve ilk immun cevabın oluştuğunu gösterir. Daha sonra makrofajlara dönüşürler ve enfeksiyon nedenini ortadan kaldırırlar.

MPV (Mean Platelet Volume): Pıhtılaşma hücrelerinin tüm hücrelere oranıdır. Kanda bulunan trombositlerin ortalama büyüklüğünü gösterir. Genç trombositler boyut olarak diğerlerinden büyük olduğundan, yüksekliği trombosit yapımının hızlandığını ve ortamda pıhtılaşma hücrelerinin yapım veya yıkımında sorun olduğunu belirten kan hastalıklarının göstergesidir. Düşüklüğü ise kemik iliğinde trombosit yapımı ile ilgili bir problem işaret eder. Trombosit sayısı diğer hücrelere göre azdır.

Magnezyum: Mg metabolizması ve elektrolit dengesinin değerlendirilmesi ile gebelikte hipertansiyon tedavisi uygulanan hastaların takibinde kullanılır.

Monositler (MID): Enfeksiyonlarla savaşta yararlıdırlar.

NE%: Nötrofil yüzdesi. Bu hücrenin ana işlevi, vücuda zararlı olan yabancı materyalleri bulmak ve tahrip etmektir.

NIT: Nitrit. İdrarda nitrit bulunması nitrit üreten bakterilerin varlığını gösterir.

Na: Kan tuz oranlarını gösterir. Normalin dışına nadiren çıkar, çıkınca da ciddi hastalıklara neden olabilir.

PCT (Platelet Crit): Kanın platelet hücrelerinin diğer hücrelere yüzde olarak oranıdır. Tek başına değerlendirilemez. Tam kan içindeki diğer parametrelerle ile birlikte değerlendirildiğinde platelet fonksiyonları hakkında bilgi verir.

PDW (Platelet Distribution Width): Kandaki diğer hücrelerin yoğunluk ve boyutlarına göre plateletlerin dağılımını gösterir. Bu parametre de pıhtılaşma bozuklukları ile hücre sayısı arasındaki bağlantının araştırılmasında diğer kan parametreleriyle birlikte değerlendirilir.

pH: Referans aralığı 4.8–7.4 arasında olmalıdır. Ortalama pH 6 olarak kabul edilebilir.

PHOS: Fosfor. Fosfor metabolizmasının, asit-baz ve kalsiyum-fosfor dengesinin değerlendirilmesinde kullanılır.

PLT: Platelets, yani trombosit sayısı. Pıhtılaşmayı sağlayan hücreleri gösterir. Demir eksikliği anemisi ve akut enfeksiyonlarında trombosit sayısına bakılır. PLT neden düşer, PLT neden yükselir.

PNL: Nötrofiller. Bakteryel enfeksiyonların arttığı durumlarda yükselir.

PRO: Protein. Genellikle hamilelerde görülür. Normalde sık rastlanmaz.

PSA: Prostat-Spesifik Antijen. Prostat hastalıklarının tanı ve takibinde kullanılır.

Potasyum: Elektrolit ve asit-baz dengesinin değerlendirilmesi ile böbrek fonksiyonlarının takibinde kullanılır.

RBC (Red Blood Cell, Kırmızı Küre, Alyuvar) Eritrosit (ERY) Sayısı: Kandaki dokulara içerdiği demir yardımıyla akciğerden aldığı oksijeni taşıyan ve dokularda biriken karbondioksiti akciğere taşıyarak atılmasını sağlayan hücrelerin sayımıdır ve genelde anemilerin değerlendirilmesinde kullanılır.

RDW: Eritrositlerin dağılımı genişliğini gösterir.

RF: Vücutta sağlıklı yerlere hücum eden bir proteindir. RF proteini kişilerin bağışıklık sistemleri tarafından üretilir. RF, bağışıklık sistemi düzgün ve normal olan kişilerde oluşmaz. Vücutta RF üremesi bağışıklık sisteminde bir bozukluk olduğunu gösterir. Vücutta bulunan antikorlar yabancı hastalık yapabilecek maddeleri öldürür. Bu sırada bazı antikorlarda vücuda yarar sağlayan vücudun kendi hücrelerini de öldürür. Böyle durumlarda RF değeri yükselir ve vücuttaki bağışıklık sistemine zarar verir. Bunun sonucunda vücudu hasta eder.

Sedimantasyon: Kanın çökme hızıdır. İltihabi durumlar, romatizmal hastalıklar, mikrobik durumlar, Kan hastalıklarında, bazı kanserlerde yüksek bulunur. Aşırı kan yapımında (polisitemi) düşük çıkar.

Sg: Dansite (Yoğunluk). Referans aralığı 1.010 ile 1.020 arasındadır.

Sodyum: Elektrolit ve su dengesinin değerlendirilmesinde kullanılır.

T protein– Albumin: Kan proteinlerini gösterir.

T3 (Triiodotironin) ve T4 (Tiroksin): Boyun kısmında bulunan Tiroid bezi tarafından üretilir. Üretilen bu hormonlar kan dolaşım sistemine katılarak, hücrelerin aktivitelerine yön verir.

TG (Trigliserid):  Yağ asidi veya gliserolün birleşmesiyle oluşan doğal yağlardır. Kolesterolden tehlikelidir.

TK: Toplam Kolesterol. Toplam kolesterolün değerini gösterir.

TKŞ: Tokluk Kan Şekeri. Genelde yemeğin 2. saatinde bakılır.

TP: Total Protein. Böbrek ve karaciğer hastalıklarının takibinde kullanılır.

TSH: Tiroid Uyarıcı Hormon. Tiroid fonksiyonlarının değerlendirilmesinde ve tedavi takibinde kullanılır. Tek başına yeterli değildir, ek yöntemler gerekir.

Tiroid antikorları (AntiTPO, AntiTG): Tiroid bezine karşı otoantikor varlığını sorgular.

Transferrin: Plazmada demir transportunu sağlayan major proteindir. Demir eksikliği anemisi, gebelik ve östrojen kullanımında transferin düzeyi artar.

UA: Protein yıkımının son ürünüdür. Ürik Asit. Gut ve diğer pürin metabolizma bozukluklarının tanı ve takibinde kullanılır. Gut, böbrek yetmezliği, lösemi ve ağır egzersiz gibi durumlarda ürik asit düzeyi artar.

UBG: Ürobilinojen Değeri

UREA: Üre. Böbrek fonksiyon testlerinden biridir.

WBC (White Blood Cell, Beyaz Küre, Akyuvar) Lökosit (LEU) Sayısı:  Beyaz kan hücrelerinin lökosit sayısı. Beyazküreler yanı akyuvarlarımızın sayısını belli eder. Vücudun savunmasında ve bağışıklığında görevlidir. Enfeksiyon ve hastalıklara karşı vücudun birincil savunma hücreleridir. Vücudumuzun herhangi bir yerinde farkında olduğumuz ya da olmadığımız bir enfeksiyon (bakteri ya da virüs kaynaklı), alerjik ya da sistemik bir reaksiyon olup olmadığını, kısaca vücudumuzun romatizma, kanser, ateşli hastalıklar, otoimmun hastalıklar gibi bir hastalıkla savaşmakta olup olmadığının genel göstergesidir. Genel olarak bakteriyel enfeksiyonlarda artar.

Yorumlar

Henüz hiç yorum yapılmamış.